Karar yazarı Taha Akyol, AYM’nin Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin “yok hükmünde” olduğuna karar vermesinin ardından muhalefetin (16.08.2024) muhalefetin çağrısıyla TBMM’de yaşanacak olağanüstü toplanmasına işaret ederek, ” Mesele Can Atalay meselesi değildir… Osman Kavala meselesi değildir… Mesele Türkiye’nin hukuk devleti olup olmaması meselesidir.” dedi.
AYM’nin kararlarının bağlayıcı olduğunu hatırlatan Akyol’un “Türkiye hukuk devleti mi?” başlıklı köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Tunç, devamlı şunu söylüyorlar:
‘Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Ancak mevcut anayasamız ve yasalarımız, bu konuda yetersiz kalmaktadır…’
Buradan hareketle ‘yeni anayasa’ diye adlandırdıkları politikalarını tekrarlıyorlar.
Hayır, hukukçu danışmanları Erdoğan’a yanlış bilgi vermiş. Adalet Bakanı da siyaseten Erdoğan yönünde konuşarak Anayasa maddesini görmezden geliyor. Anayasa maddesi şöyle:
‘Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.’ (Madde 158/3)
Niye böyle? Çünkü ‘adli konularda’ Yargıtay, ‘anayasal konularda’ ise AYM üst ve son mercidirler. Biri diğerine ‘sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim’ diyemez. Bu dosya adli mi, anayasal mı diye uyuşmazlık çıkarsa, AYM yetkilidir. Çünkü hukuk devletinin birinci şartı, anayasanın üstünlüğüdür.
Peki, AYM tarafından iptal edilmiş bir Yargıtay kararını Meclis’in geçerli sayması, bu yüzden milletvekilliğinin düşmesi?.. AYM aynı kararında diyor ki:
‘Anayasa Mahkemesince Anayasa’yı ihlal ettiği tespit edilen bir yargısal kararı mahkemeler dâhil hiçbir kamu otoritesi esas alamaz ve Anayasa’ya aykırılığı sabit olan bir karara hukuken geçerlilik tanınamaz… karar yasama organı yönünden de bağlayıcı niteliktedir…’ (Paragraf 22-23.)
Görüyor musunuz, hukuk böyle dediği halde siyasetin tam tersini yaptığını?..
Bugün de Meclis çoğunluğu, ‘milletvekilliği düşmüş, iş bitmiştir, yapacak bir şey yok’ diyecektir! Cumhurbaşkanı’nın önceki sözlerinden bu belli olduğu gibi Mehmet Uçum da ‘AYM kararının etkisi yok’ demişti nitekim.
Kim çıkıp da ‘Türkiye’de kuvvetler ayrılığı var’ diyebilir?
Mesele Can Atalay meselesi değildir… Osman Kavala meselesi değildir… Mesele Türkiye’nin hukuk devleti olup olmaması meselesidir.
İktidarın ilgi gösterdiği dosyalarda istenen karar çıkıncaya kadar üst üste hakim atamaları… Kararları beğenilmeyen hakimlerin sürülmesi… Üst üste dört defa kadro kanunu çıkarılarak Yargıtay’ın yeniden kadrolaştırılmış olması… Yargımızın üzerindeki siyasi etki hakkında uluslararası raporları geçmiş sorunlar…
Mesele bu.
Mesele iki yüz yıldır hukukun üstünlüğünü tesis edememiş olmamız ve bu çağda artık böyle devam edemeyeceğimiz meselesidir.”